Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Hiç hesapta olmayan bir halde yakalanmasına, kocası neden olmuştu. Kapı açıldığında, salondaki divanın üstüne uzanmış, kitap okuyordu. Eteği beline kadar sıyrılmıştı. Kocası içeri yanında üç kişiyle girince gerçi yerinden fırlamıştı hemen ama, bunu yapana kadar her yerini görmüş olduklarından da emindi.
Aslında üzerindeki giysi de, ayakta dururken bile, vücudunun gereğinden çok daha fazla bölümünü adamların gözleri önüne seriyordu. Bu da hazırlıksız yakalanmasının sonucuydu tabii. Kimseyi beklemediği için, her zaman yaptığı gibi, kocasının t-shirtlerinden birini geçirmişti çıplak vücuduna. İnce ve beyaz pamuklu kumaşın, tüm bolluğuna rağmen, vücudunun olmadık yerlerine yapıştığının ve ona son dereçe seksi bir görünüm verdiğinin farkındaydı. Eteği, ancak kalçalarını kapatabiliyordu. Ayakları da çıplaktı.
İşte bunun yüzünden, kocasının yanındaki üç adam şimdi gözlerini ona dikmiş, tepeden tırnağa inceliyorlardı. Öyle konuşmadan geçen birkaç saniyelik süre içinde, o da adamları inceleyecek zaman bulmuştu. Zaten daha ilk anda, üçünün de Türk olmadığını anlamıştı. İkisi genç, biri ortayaşlıydı. Ortak yanları, hepsinin tenlerinin iyice esmer, saçlarının siyah ve kıvırcık oluşuydu. Ortayaşlı olanın, şakakları hafifçe kırlaşmıştı yalnızca. Buna karşılık, üçünün de vücutları sırım gibi adeleliydi. Tek kelimeyle özetlemek gerekirse, hepsi yakışıklıydılar.
Birden oluÅŸan elektrik dolu havayı, kocası bozdu ve adamları onunla tanıştırmaya baÅŸladı. İki gencin adı Hasan ve Abdul, ortayaÅŸlınınki ise Ben’di. Üçü de Faslı’ydılar ve anladığı kadarıyla, kocası onlarla ortak bir iÅŸ çevirmeye giriÅŸmiÅŸti.
Faslı’ların üçü yanyana, divanın üstüne oturmuÅŸlardı. Kocası da, yana düşen tek koltukta oturmuÅŸ, daha ilk andan itibaren telefonu eline almıştı. Durmadan telefon ediyor, birilerini arıyor, birÅŸeyler konuÅŸuyordu. Divanın karşısına düşen tek koltuÄŸa oturmuÅŸ, biraz da olup bitenlerden kopuk kalmış bir halde onları izliyordu. Bu arada, kocası da onu biraz aydınlatmak gereÄŸini duymuÅŸ olmalıydı:
“Adamlar çok büyük miktarda havlu ve bornoz almak istiyorlar.” dedi. “Kimseye kaptırmadan bu iÅŸi ben bitirmek istiyorum. Bu yüzden de acele ediyorum.”
Faslı’ların kendi dilleriyle biraz Fransızca’dan baÅŸka dil bilmedikleri de, bu arada ortaya çıkmıştı. Kocasının telefondaki konuÅŸmalarını anlamadıkları için ilgilenmiyorlardı bile. Bunun yerine, tüm dikkatlerini ona vermiÅŸlerdi. Pek de haksız sayılmazlardı hani. Tam karşılarında oturuyordu. Üstüste attığı bacakları olduÄŸu gibi meydandaydı. Adamların gözlerinin, çıplak ayak parmaklarından saçlarına kadar her yerinde gezindiÄŸini farkediyordu. Giderek de, bundan hoÅŸlanmaya baÅŸlamıştı.
Sonra kalkıp mutfaÄŸa gitti ve kahve yapmaya baÅŸladı. Elinde tepsi geri döndüğünde, içeride hiç bir deÄŸiÅŸiklik olmamıştı. Kocası hala telefonla konuÅŸuyordu. Çömelip, elindeki tepsiyi yere bıraktı. Sonra doldurdugu ilk fincanı, divanın saÄŸ başında oturan Hasan’a uzattı. Bunu yaparken, hala çömelik duruyordu.
Birden, adamların üçünün de gözlerinin alev alev yanmakta olduğunu farketti.
Altı göz birden, kasıklarında kitlenmişti. Hafiçe gözlerini indirip o da baktı kasıklarına. Eteği iyice sıyrılmıştı, bacakları aralıktı ve amı görünüyordu. Aslında hemen toplanıp kalkması gerekiyordu ama, sanki çivilenip kalmıştı.
Faslılar’ın bakışlarının amını yaktığını hissediyordu. Elinde olmadan bacaklarını biraz daha araladı. Sonra da, pozisyonunu deÄŸiÅŸtirmeden, diÄŸer fincanlara da kahve doldurmaya baÅŸladı.
İnadına ağırdan alıyordu. Adamların herşeyi görmelerini istiyormuş gibiydi sanki. Sonunda, fincanları onlara uzatmaya başladığında, birden daha da heyecanlandı. Üçünün de pontolonlarının önünde, kolaylıkla farkedilebilecek kabarıklıklar meydana gelmişti. Kalkıp yine koltuğa oturdu.
Kahvesini içerken, vücudunun ateş gibi yanmaya başladığını farketti. Önce karnının içinde başlamıştı yanma. Sonra biraz aşağıya, kasıklarına inmiş, sonunda da, tüm vücuduna yayılmıştı. Son derece tahrik olduğunu, içini güçlü bir sikilme isteğinin kapladığını hissediyordu.
Göz ucuyla kocasına baktı. Hala telefonla konuşuyordu ve olup bitenlerin farkında olmadığı belliydi. Kahvesini bitirip, fincanı yerdeki tepsinin içine koydu ve yeniden arkasına yaslandı.
Artık bacak bacak üstüne atmaktan vazgeçmiÅŸti. Onun yerine, bacakları hafifçe aralık oturuyordu Faslılar’ın karşısında. Yine üçünün de gözleri üzerindeydi ve artık, bundan tanımlanamaz bir haz almaya baÅŸlamıştı. Sanki kontrolünü elinden kaçırmış gibiydi. Bakışlardan tahrik oldukça, bacakları biraz daha aralanıyordu. Sonunda, yine amını göstermeye baÅŸladı adamlara. Üstelik ÅŸimdi, ÅŸiÅŸmiÅŸ ve sulanmıştı da amı.
Acaba bunu farkedebiliyorlar mıydı?
Faslılar’ın aralarında bir ÅŸeyler konuÅŸtuÄŸunu duyuyor ama, konunun kendisi olabileceÄŸinden baÅŸka bir tahmin yürütemiyordu. Artık yalnızca ayak parmaklarının uçları deÄŸiyordu yere. Dizleri, elinde deÄŸilmiÅŸ gibi hareket etmeye, ritmik hareketlerle hafif hafif açılıp kapanmaya baÅŸlamıştı. İşin sonunun nereye varacağını bilmiyor, düşünmek de istemiyordu. O andaki durumdan zevk alıyordu ve bundan ÅŸikayetçi deÄŸildi.
Adamları da mahvetmiÅŸti. İçlerinde en kötü durumda olan, sol baÅŸta oturan Abdul’dü. Kalkıp pantolonun önünü çadır gibi kabartmış olan sikini saklayabilmek için sürekli çaba harcıyor, öne doÄŸru eÄŸilip, dirseklerini dizlerine dayıyordu. DiÄŸerlerinin durumu da pek farklı deÄŸildi.
Bütün bunları görmek de, ayrıca tahrik edici geliyordu ona. Memelerinin uçları da sertleşmiş, ince kumaşın altından birer düğme gibi görünmeye başlamışlardı.
Kendini olup bitenlere öylesine kaptırmıştı ki, kocası yerinden kalkıp içeriye giderken, ona gelmesini işaret ettiğinde canı sıkıldı. Ama herhalde söyleyeceği şeyler vardı kocasının. Yerinden kalkarken eteğini biraz daha açmaya dikkat etti. Sonra içeriye, kocasının yanına gitti.
“Benim Bursa’ya gitmem lazım.” diyordu kocası. “Orada birini buldum ve eÄŸer anlaÅŸabilirsek, bu iÅŸ tamam demektir. Ama önce tek bayıma konuÅŸkmam lazım onlmarla. beÄŸenirse, birkaç kilo bir ÅŸeyler verebileceÄŸim. Yol gidiÅŸ-geliÅŸ 4 saat sürer. En az 3 saat de orada kalırım. Åžimdi saat 5. Yani gece 12’de filan dönmüş olurum. Åžimdi sen bu Faslılar’ı oyalamaya bak biraz. Sakın bir yere kaçmasınlar e mi?”
İşte bunu hiç beklemiyordu.
Baştan beri adamların çekip gideceğini ve kendisinin kocasıyla yalnız kalacağını varsaymıştı ve şimdi tam tersi bir durum çıkıyordu ortaya. Bu kadar zamandır tahrik olup urmuştu. Adamlar gidince kocasıyla sikişmek istiyordu canı. Şimdi hem bunu yapamayacaktı hem de adamlarla yalnız kalacaktı. İşte bunu yemiyordu gözü. Onları baştan çıkarmak için elinden gelen her çılgınlığı yapmıştı.
“Yani beni bunlarla yalnız mı bırakacaksın?” dedi kocasına.
“Ne var ki bunda?”
“Sikerler diye korkmuyor musun? Nasıl baktıklarını görmedin mi?”
“Eee, ne olmuÅŸ? Biraz baktılar iÅŸte. Biraz daha bakarlar, iÅŸte o kadar. Ayrıca iÅŸime de gelir yani. Böylece kaçmaları söz konusu olmaz.”
Sonra tekrar salona döndü kocası. PeÅŸinden gittiÄŸinde onu, Ben’le konuÅŸurken buldu. Faslılar, kocasının anlattıklarını dinleyip, bir süre kendi aralarında konuÅŸtular, sonunda Ben başını sallayarak onay verdi kocasına. Yanınan geçerken, kıçına hafif bir ÅŸaplak atıp kapıya yürüdü kocası. Dışarı çıkmadan da dönüp;
“Hadi ben gidiyorum.” dedi. “Bırak biraz daha seyretsinler seni. Böylece zaman daha çabuk geçer. Ayrıca eminim ki, senin de hoÅŸuna gidiyordur.”
Sonra dışarı çıkıp, kapıyı arkasından kapadı. Bir anda, Faslılar’la baÅŸbaÅŸa kalıvermiÅŸti. Ne olup biteceÄŸini bilememenin getirdiÄŸi huzursuzluk ve hafif bir korku kaplamıştı içini. Ama yüzünü Faslılar’a dönüp, üzerinde sabitleÅŸmiÅŸ üç çift gözle tekrar karşılaşınca, iÅŸler deÄŸiÅŸti. Gerçekten de “siker gibi” bakıyordu adamlar. Biraz zaman kazanabilmek için, yeniden mutfaÄŸa gitti ve viski bardaklarıyla buz kovasını hazırlamaya koyuldu. Biraz alkolün hiç de fena olmayacağını düşünüyordu.
Tekrar salona döndüğünde, Faslılar’ın üçüne de viskilerini verdi ve bir elinde iyice doldurduÄŸu viski bardağı, geçip tekrar koltuÄŸa oturdu.
Şimdi oldukça ilginç bir durum çıkmıştı ortaya. Bir tarafta o, öbür tarafta yanyana sıralanmış üç Faslı, karşılıklı oturuyorlardı. Herkeste dil zorluğu vardı ve bu nedenle aralarında bir diyalog da yoktu. Bunun yerine elektrik ve seks yüklü yıldırımlar uçuşuyordu havada. Kocası gittiğinden beri, daha da belirginleşmişti bu durum.
Kendini, bir seks kulübünün sahnesinde, müşterilerin aç bakışları önünde oturuyormuş gibi hissetmeye başlamıştı. İşin garibi, bu son derece hoşuna gidiyordu. Kocası gittiğinde duyduğu huzursuzluk artık iyice kaybolmuş, yerini, yeni bir iç gıcıklanması almıştı.
Elindeki viski bardağının neredeyse yarısını, bir dikiÅŸte içiverdi. Alkolün onu azgınlaÅŸtıracağını biliylordu gerçi ama, zaten bunu istiyordu o da. Madem ki bu adamlarla baÅŸbaÅŸa 7 saat geçirecekti, o zaman keyfini çıkarmalıydı. Sonra yeniden koltuÄŸun arkasına yaslandı ve Faslılar’ın deÄŸdiÄŸi yeri sanki yakan bakışları, ayak parmaklarından kasıklarına kadar her yerinde gezinirken, düşünmeye baÅŸladı.
Ne olabilirdi ki, en çok? Faslılar dayanamayıp, sonunda onu sikmeye kalkarlar mıydı acaba? Acaba tek tek mi gelirlerdi üstüne, yoksa hepsi birden mi? Hepsi birden nasıl olacaktı ki? şimdiye kadar hiç üç erkekle birden sikişmemişti. Olabilecekleri gözünün önünden geçirmeyi denedi. Düşüncesi bile tahrik ediciydi doğrusu.
Kimbilir nasıl sikerlerdi onu.
İçini, tanımlanamaz bir sikilme isteğinin kapladığını hissediyordu.
Viskisinin geri kalanını da kafasına dikip, bardağını yere koydu ve ve uzanıp orta sehpanın üzerinde duran viski ÅŸiÅŸesini aldı. Bu arada bacakları iyice aralanmıştı tabii. Adamların yine amını görebildiklerini farkediyor ve bundan giderek artan bir sevk alıyordu. Sonra Abdül’ün de viskisini bitirmiÅŸ olduÄŸunu görüp onun bardağını almak üzere uzandı. Parmakları bin an için birbirine dokunmuÅŸ ve bu üzerinde elektrik çarpmasına benzer bir etki yaratmıştı. Kendi viski bardağını yere, ayaklarının dibine koyup Abdül’ün bardağını da doldurdu ve tekrar ona uzattı. Yine dizleri iyice aralanmış, amı ortaya çıkmıştı. Gözlerini, Faslı’nın gözlerine dikmiÅŸti. Ama o, aÅŸağıya, doÄŸrudan amına bakıyordu büyülenmiÅŸ gibi. Aynı anda ayağı çarpıp, viskisini deviriverdi.
MutfaÄŸa, halıyı silebileceÄŸi bir bez almaya giderken “bu aptal kazanın iÅŸi böldüğünü” düşünüp kızıyordu ama, geri dönerken bir ÅŸeytanlık geliverdi aklına. Nedense bir tutukluk vardı Faslılar’da. Onları bundan kurtarması gerekiyordu anlaşılan. sikilmek dururken, karşılıklı aptal aptal oturup, her an daha çok tahrik olmanın ne gereÄŸi vardı ki. Artık öldürücü darbeyi vurmanın zamanıydı galiba. Adamlara öyle bir ÅŸey göstermeliydi ki, ne istediÄŸini açıkça anlasınlar.
Elindeki bezle, Faslılar’ın tam önünde ve arkası onlara dönük olarak, halıya diz çöktü. Sonra öne eÄŸilip, silmeye baÅŸladı. Bakmıyordu bile arkaya. Ama meydana gelen sessizlikten, onların canına okuduÄŸunun da farkındaydı. Koltukta otururken hep amını göstermiÅŸti onlara. Åžimdi ise, vücudunun en güzel yerlerinden birini, götünü seyrettiriyordu. EteÄŸinin, neredeyse beline kadar sıyrıldığının farkındaydı.
Kalçaları, olduğu gibi meydandaydılar.
Faslılar’ın gözlerinin, artık iyice sulanıp ÅŸiÅŸmiÅŸ olan amında, hemen onun üzerinden göz kırpıp duran götünün deliÄŸinde çılgın gibi dolaÅŸtığını neredeyse hissediyordu. Aralarında hızlı hızlı bir ÅŸeyler konuÅŸtuklarını duyuyor, hiç acele etmeden halıyı silmeye devam ediyor ve bekliyordu. Belki de, adamlardan daha çok o heyacanlanmış, o tahrik olmuÅŸtu. Öylece kendini onlara seyrettirirken, beli gelebilirdi.
Arkasındaki hareketlenmeyi farkettiğinde gerçi bunu belli etmedi ama, heyecanı da son kertesine çıktı. Artık isteğinin gerçekleşmek üzere olduğunun farkındaydı.
Birden iki pençe gibi el, kıçının yuvarlaklarını avuçlayıp birbirinden ayırıverdi. Aynı anda da, alev alev yanan bir sikin amının dudaklarına değdiğini hissedip titredi. Sonra kıçını biraz daha havaya kaldırıp, iyice öne eğildi ve beklemeye başladı.
Tek bir hareketle, dibine kadar soktu arkasındaki Faslı. Neredeyse çığlığa benzeyen bir inlemeyle koyverdi kendini. Amı bir anda dolmuÅŸtu. Kocaman bir ÅŸey olmalıydı Faslı’nın siki. Birden beli gelmeye baÅŸladı. Gözlerini kapayıp, kendini artık amına girip çıkmaya baÅŸlayan sike bıraktı.
Arkasındakinin kim olduÄŸunun, onu kimin siktiÄŸinin bile farkında deÄŸildi. Üç Faslı’tan biriydi iÅŸte. O anda önemi olan tek ÅŸey sikilmekti ve adam gerçekten güzel sikiyordu onu. Az önce kalçalarını avuçlayan eller ÅŸimdi beline kaymış, iki yanından sımsıkı tutmuÅŸtu. Sik içinden çıkarken, sanki tüm iç organları da dışarı çekiliyormuÅŸ gibi bir duyguya kapılıyordu. Sonra birden yeniden, dibine kadar giriyordu ve beyninde ÅŸimÅŸekler çakmasına neden oluyordu.
Tekrar getirdi belini.
Adam sikmeyi sürdürüyordu. Gözlerini aralayıp, aÅŸağıdan kasıklarına doÄŸru baktı. Görebildikleri, koyu renkli bir çift kıllı bacak ve Faslı’nın torba gibi sarkan, hareket ettikçe sallanan ve her geçiriÅŸinde amının kıllarına yapışan kocaman taÅŸakları oldu. Yalnızca taÅŸakları seyretmek bile, son derece tahrik ediciydi. Yeniden belini gelebilirdi her an. Elini uzatıp, adamın taÅŸaklarını avuçladı. Vücudu birden kasılıverdi Faslı’nın. Aynı anda amında yangın çıkmış gibi oldu. Birbiri ardına içinde fışkıran yakıcı bel dalgalarını hissetttiÄŸi anda, onun da beli geldi.
Küçük titremelerle, halının üstüne yığıldı.
ÇeÅŸitli eller dolaşıyordu üstünde. Memeleri, bacakları, kalçaları okÅŸanıyordu. Hafif dönüp gözlerini açtı ve kendini, Ben’le Hasan’ın arasında yatıyor buldu. İkisi de çıplaktı. Sonra, tıpkı onlar gibi çıplak olan Abdul’ün divanın üstünde otuduÄŸunu ve viskisini yudumladığını farketti. Demek ki onu bu kadar güzel siken Abdul olmuÅŸtu. Bu arada Ben, tuttuÄŸu gibi onun da giysisini çıkarttı. Artık dördü de çırılçıplaktılar.
Dört elin birden her yerini mıncıklamasına kendini bırakmış, iki yanındaki Faslılar’ı inceliyordu ÅŸimdi. Ben, Hasan’dan en az yirmi yaÅŸ büyük olmalıydı ama, vücudunda hiç bir sarkma belirtisi görünmüyordu. Aksine, sırım gibi adeleliydi. Siki de alabildiÄŸine uzun ve tüm vücudu gibi, zeytin rengiydi. Bir yay gibi, göbeÄŸine doÄŸru kıvrılmış duruyordu. Başı kocamandı. Hasan’ın siki de en az Ben’inki kadar uzun olduÄŸu gibi, üstelik çok daha kalındı.
Elleri iki yanına uzanıp, sikleri sımsıkı kavradılar. İkisi de ateş gibi yanıyordu sanki.
Bu arada Hasan memelerini yalamaya baÅŸlamış, Ben de kocaman açtığı aÄŸzını dudaklarına yapıştırıp emmeye giriÅŸmiÅŸti. Aralarında eridiÄŸini hissediyordu. Sonra Ben, amınıda okÅŸamaya baÅŸladı. AlabildiÄŸine açık, alabildiÄŸine sırılsıklamdı amı. Faslı’nın parmağı, bir anda içine kayıvermiÅŸ, beynine küçük elektirik dalgaları göndermeye baÅŸlamıştı. Kalçalarını oynatıyor, beli kıvrılıp, bükülüyordu. SaÄŸ memesi Hasan’ın bir vantuz gibi emen aÄŸzının içinde, neredeyse kaybolmuÅŸtu. Dudakları, Ben’in aÄŸzının içinde dolaÅŸan dilini sımsıkı sardı ve deli gibi emmeye baÅŸladı. Tıpkı bir siki emer gibi emiyordu adamın dilini. O kadar güzeldi ki. Bir taraftan da iki elindeki sikleri okÅŸuyordu.
Sarsıla sarsıla belini getirdi.
Sonra bir anda kendini Ben’in önünde domalmış buluverdi. Dibine kadar geçiriverdi Faslı. Kalçaları, artık bir dansözünki gibi dalgalanmaya baÅŸlamıştı. Sanki adamın sikini içinde kırmak, dibinden koparıp almak istiyormuÅŸ gibiydi. Hasan da önüne gelmiÅŸ, dizlerinin üstünde doÄŸrulmuÅŸtu. Koca sikini dibinden tutmuÅŸ, yüzünün önünde sallıyor, zaman zaman gözlerine, burnuna, yanaklarına hafif hafif vuruyordu. AÄŸzını açıp bekledi. Genç Faslı sikinin başını dudaklarının arasına soktuÄŸunda da, hırsla emmeye baÅŸladı.
Gerçek bir siki emmek, çok daha güzeldi.
Ben, artık sikini sokup çıkarmaya başlamıştı. Önceleri yavaştı hareketleri ama, giderek hızlanmış, sonunda tıpkı bir piston gibi sikmeye başlamıştı. Hasan da, sikini ağzına sokup çıkarıyor, neredeyse aynı hırsla onu ağzından sikiyordu şimdi. İki sikin arasında mahvolmuştu. Tüm benliğiyle sikilmenin zevkine varıyordu.
Sonra Ben götüyle oynamaya başladı. Daha parmağın ilk dokunuşunu hissettiği anda, bir kez daha getirdi belini. Faslı, kalın parmağını götüne sokuverdi yavaşça.
Çıldıracaktı neredeyse.
Kalçalarını amındaki sikle, götündeki parmağın üstüne deli gibi bastırıyordu. Hasan da, ağzını sikmeyi sürdürüyordu bu arada.
Hareketleri de daha da hızlanmıştı ÅŸimdi. Çok geçmeden belini getireceÄŸi belliydi. Bir taraftan da buna hazırlamaya çalışıyordu kendini. Genç Faslı’nın belini, aÄŸzının en dibine, gırtlağına fışkırtmasını bekliyor, bir damlasını bile kaçırmadan hepsini yalayıp yutmak istiyordu. Bu arada Ben’in hareketleri de iyice hızlanmıştı. Onun da belini getirmek üzere olduÄŸunu anlıyor, dikkatini ne tarafa vereceÄŸini bilemiyordu.
İlk patlayan Ben oldu. Rahminin aÄŸzında fışkıran ilk salvoyu hissetiÄŸi zaman, bütün vücudu titremeye, dalgalanmaya baÅŸladı. Sanki karnının derinliklerinde bir dinamit patlamış gibiydi. Sonra da Hasan giriverdi devreye ve tohumlarını aÄŸzına boÅŸaltmaya baÅŸladı. Daha da hırsla emmeye baÅŸladı o zaman Faslı’nın sikini.
Yarı baygın yığılıp kalana kadar da emdi, emdi, emdi.
Şimdi hepsi halının üstünde, daire şeklinde oturmuşlardı. Herkes çıplaktı. Faslılar yeniden doldurdukları bardaklardan viskilerini yudumluyorlardı.
Halinden memnundu. Kocası gideli daha 2 saat olmuÅŸtu ve bu hasaba göre, önlerinde daha 5 saat zaman vardı. Gerçi hala tam bir diyalog yoktu onunla adamların arasında ama, yaÅŸadıkları, olaya bambaÅŸka bir hava getirmiÅŸti artık. İlk baÅŸtaki o “ne olacağını bilememenin getirdiÄŸi” gerilim de, tümüyle eriyip gitmiÅŸti.
Buna karşılık yine yanmaya baÅŸlamıştı amı. Canı, yeniden sikilmek istiyordu. Ama artık bunun için numara yapmasına, Faslılar’ı baÅŸtan çıkaracak yeni ÅŸeyler bulmasına gerek kalmamıştı. Elini götürüp, amını okÅŸamaya baÅŸladı. Kelimenin tam anlamıyla vıcık vıcıktı amı. Faslılar’ın belleri kendi am sularıyla karışmış ve sadece amını deÄŸil, tüm kasıklarını sırılsıklam ve kaygan bir hale getirmiÅŸti.
Birden yeni bir sessizlik oluÅŸmuÅŸtu hepsinde.
Elini uzatıp, yanında oturan Ben’in sikini tuttuÄŸunda, yeniden taÅŸ gibi sertleÅŸmiÅŸ buldu onu. Parmaklarını çevresine dolayıp, sıvazladı bir kaç kez. Sonra Ben elini getirip, kıçının altına soktu. Kıpır kıpır parmakları bir anda amına ulaşıp, kendi parmaklarının yerini aldılar. Sonra Faslı’nın orta parmağı biraz daha aÅŸağıya inip, bir anda götünün deliÄŸine giriverdi.
Aklı başından gitmiÅŸti yeniden. götüyle oynanmasından, içine böyle parmak sokulmasından ve sikilmesinden her zaman zevk almıştı. Vücudunu hafifçe yana eÄŸip, Ben’in eline daha büyük bir özgürlük verdi. Sonra da, Faslı’nın götüne girip çıkan parmağının tadını çıkarmaya baÅŸladı. DiÄŸer ikisiyle ilgilenmiyordu bile. O anda onun için, bir götündeki parmak vardı, bir de elinde sımsıkı tutup sıvazlamayı sürdürdüğü Faslı siki. Artık biliyordu ki, bir süre sonra götündeki parmak çıkacak, onun yerini elindeki sik alacaktı.
Bunun düşüncesi bile çıldırtıcıydı doğrusu.
Faslılar’ın arasında götünü korkmadan tek verebileceÄŸi de Ben’di zaten. Gerçi onun da siki çok uzundu ama, hiç deÄŸilse öbür ikisininkine oranla inceydi biraz. Küçük götü onu bile almakta zorlanabilirdi. Herhalde Ben de farkındaydı bunu. Hiç acele etmiyor, yalnızca parmağını içine sokup çıkararak, kanının iyice kaynamasına, götünü siktirmek için duyduÄŸu isteÄŸin büyümesine neden oluyordu ÅŸimdilik. Her geçen an götü biraz daha açılıyor, biraz daha gevÅŸiyor, içine girecek koca Faslı sikine biraz daha hazır hale geliyordu.
Gözlerini kaldırıp Abdul’le Hasan’a baktı. İkisinin de gözleri ateÅŸ gibi yanıyordu. Kıpırdamadan onları seyredmekteydiler. İkisinin de siki kazık gibi olmuÅŸtu tekrar. Kocaman, kapkara ve alabildiÄŸine kalın iki sik olarak göründüler gözüne. Tanrım, Ben’in parmağı da o kadar güzeldi ki. Biraz daha devam ederse, belini getireceÄŸinin farkındaydı. Zevkten çıldırabilirdi. Eli, Faslı’nın sikini, daha da sıkı kavramıştı ÅŸimdi. Parmakları durmadan hareket ediyor, bir taÅŸ kadar sert ama aynı zamanda da bir kadife gibi yumuÅŸak sikin en dibinden ÅŸiÅŸmiÅŸ başına kadar, her yerinde geziniyordu.
Birden vücudu sarsılmaya baÅŸladı. götü, Ben’in içindeki parmağını iyice sıkıştırdı. Beli geliyordu.
Faslı onu kalçalarından tutup kucağına çektiÄŸi zaman, daha tam kendini toplayamamıştı bile. Faslı’nın sikinin götünün deliÄŸine dayandığını hissediyor, içi gidiyordu. Ayaklarını onun bacaklarının iki yanında yere dayayıp kendini dengelemeye çalıştı. O upuzun sikin başı, yarıyarıya içine kaymıştı bile. Gözlerini kapayıp başını öne eÄŸdi, ellerini Ben’in dizlerine dayadı ve oturmaya baÅŸladı.
YavaÅŸ yavaÅŸ ve dayanılmaz bir zevk vererek içine giriyordu Faslı’nın siki. götü gittikçe açılıyor, ÅŸimdiye kadar içine giren bu en büyük siki sonuna kadar alabilmek için acele ediyordu. Sonunda kalçaları Ben’in kasıklarına yapıştı. İçinin, neredeyse göbeÄŸine kadar sikle dolduÄŸunu hissediyordu. AÄŸzından küçük çığlıklar kaçırarak, yeniden belini getirdi.
Vücudunun titremeleri biter bitmez, kalçaları hareketlendiler. Åžimdi, elleriyle ayak parmaklarının üzerinde dengelenmiÅŸ, götündeki sikin üstünde çılgın bir dansa baÅŸlamıştı sanki. Yukarı aÅŸağı, saÄŸa sola, ileri geri, her yöne hareket ediyordu kalçaları. götü Faslı’nın sikini sımsıkı kavramış, adeta sağıyordu. Gözleri hala kapalıydı. Zevkten kendini kaybetmiÅŸti sanki. Kalçalarını her yukarı kaldırışında, o upuzun sik nededeyse ucuna kadar çıkıyordu götünden. Sonra hırsla geri oturuyor, yeniden köküne kadar içine alıyordu.
Birden dudaklarına alev gibi yakan bir şeylerin dokunduğu hissedip, gözlerini açtı. Abdul ve Hasan, iki yandan gelip önünde ayakta durmuşlardı. Kapkara, koskocaman sikleri neredeyse birbirine değiyor, hemen gözlerinin önünde başdöndürücü bir manzara yaratıyordu. Ağzı aralanıp dili dışarıya fırladı ve siklerin, o mantar gibi şişip morarmış başlarını yaladı. Sonra da değiştire değiştire emmeye başladı Faslı siklerini.
Artık uçmuÅŸ gibiydi. Bir çok “ilk”i birarada yaşıyordu. İlk kez üç erkekle birlikteydi. İlk kez iki siki birden emiyordu ve bu kadar büyüklerini de ÅŸimdiye kadar görmemiÅŸti bile. İlk kez Ben’inki kadar büyük bir sik girmiÅŸti götüne. Biraz sonra olabileceklerin de farkındaydı ve bunu düşünmek bile çıldırtıcıydı.
Yeniden belini getirmeye başladı.
Sonra Hasan hafifçe geriye doÄŸru itti onu. Elleri ÅŸimdi arkasında, Ben’in omuzları hizesında yere dayanmıştı. Bacakları alabildiÄŸine açık, Faslı’nın siki dibine kadar ¤¤¤ündeydi. Amı, açık bir ağız gibi duruyordu. Zevkten buÄŸulanmış gözlerle, Hasan’ın bacaklarının arasına girdiÄŸini gördü. O kocaman sik amının dudaklarının arasına girdiÄŸinde, elektrik çarpmış gibi titredi tüm vücudu.
Sonra tek bir harekette, dibine kadar soktu Faslı.
Beyninde şimşekler çaktı bir anda. Yine beli geliyordu. Neredeyse aynı anda Abdul de girdi devreye. Yandan sokulup başını çevirmiş ve sikini ağzına sokuvermişti bir anda. Bir daha getirdi belini.
Åžimdi Faslılar’ın üçü birden hareket halindeydiler. Üçü birden sikiyorlardı onu. Aynı anda amından, ¤¤¤ünden, aÄŸzından sikiliyordu. Çılgın bir ÅŸeydi bu. Kendini tutamıyor, Faslı sikleri içine girip çıkarken, peÅŸpeÅŸe belini getiriyordu artık. Bulutların üstüne çıkmış gibiydi.
Kelimenin tam anlamıyla vermiÅŸti kendini Faslılar’a. İstedikleri gibi, hırsla sikiyorlardı onu. Amıyla götündeki sikler, sanki birbirine karışmış gibiydi. Piston gibi girip çıkıyorlardı. Karnının içinde sanki bir alev yumağı oluÅŸmuÅŸtu.
Üçüncü Faslı da, ağzını sikiyordu aynı hırsla.
Çevre ve zaman tümüyle anlamlarını yitirmiÅŸtiler artık. Tüm evren, merkezinde onun, çevresinde de üç Faslı’nın bulunduÄŸu minik bir noktaya dönüşmüştü. Üç ayrı yerinden vücuduna girip çıkan üç sik de, bu evrenin enerjisini oluÅŸturuyordu.
Yarıyarıya kendinden geçmişti. Belinin gelmesi artık durmuyordu bile. Sürekli o tepe noktadaydı. Sonra Faslılar da, birer birer oraya ulaşmaya başladılar.
götüne, amına, ağzına fışkıran beller, sel dalgaları gibi onu önlerine katıp, tatlı bir baygınlığa sürüklediler.
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Bir cevap yazın