Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Karşı Pencere – Vol 2

Hikayenin öncesini okumadan bu anlatımı okumanızın manası yoktur ona göre başlayınız. Hikayenin öncesi için bknz:http://baykusajans.org/karsi-pencere-vol-1.html
Hayatımın en heyecanlı gününü yaÅŸamıştım. Karşı balkondan fotoÄŸraf çekerken bana verdiÄŸi poz, gösterdiÄŸi edalar, bana attığı kaçamak bakışlar ve bu kaçamak bakışlar sırasındaki cezbedici enstantaneler beni tam anlamıyla esir etmiÅŸti. Balkondan içeri girdiÄŸinde tüylerim diken diken olmuÅŸ, penisim daha önce olmadığı kadar büyük boyutlara ulaÅŸmıştı. GüneÅŸ de batmaya çoktan baÅŸlamıştı. Unutamayacağınız bir an yaÅŸadığınızda zamanın durduÄŸunu söylerler ama es geçtikleri bir ÅŸey var o an bittiÄŸinde zaman arayı kapatmak için çok daha çabuk ilerler. İşte öyle bir an yaşıyordum. O bana baktığında zaman durmuÅŸtu. O içeri gittiÄŸinde ise zaman aradaki mesafeyi kapatmak için hızla akmaya devam ediyordu. Pencerenin önünde mahpus damında volta atan mahkumlar gibi olmuÅŸtum. Bir o yana bir bu yana… Tek eksiÄŸim elimde salladığım bir tesbihti. AkÅŸam oldu, onların evde yaÅŸayan erkeÄŸin apartmana girdiÄŸini gördüm. ErkeÄŸi gördükten sonra yaklaşık bir saat daha volta atmaya devam ettim. Elimde eksik olan tesbihe ÅŸimdi bir de aÄŸzımda cigara eklenmiÅŸti. “Bir daha balkona çıkamaz” diye bilgisayarın karşısına geçip dolaptan aldığım tuborgu açtım. Ve kesintisiz ÅŸekilde bana verdiÄŸi cezbedici fotoÄŸrafı seyretmeye koyuldum. Artık ne kadar içine girmiÅŸssem fotoÄŸrafın, kapı çaldığında saatin epey geçtiÄŸini farketmemiÅŸim. ArkadaÅŸlarım geldi gırgır ÅŸamata vs vs… “Neler yaptın?” diye sorduklarında, “ne yapayım aynı sıkıntılı günlerden biri daha” diye geçiÅŸtirdim içimde kopan arzuları belli etmemeye çalışarak…

Ertesi gün erkenden uyanmıştım. “Evdeki erkek gitmiÅŸtir” diye düşündüm. Bir gözüm karşı pencerede kahvaltımı etmeye çalıştım. Epey bekledim ancak ne pencerede ne de balkonda kimse görünüyordu. İçim içimi yiyor, içimdeki ateÅŸ söndürülmeyi bekliyordu. Saat bir gibi balkona çıktığını gördüm. Biraz daha çıkmasaydı yaz gelmeden bronzlaÅŸmış olacaktım. Perdenin arkasındaydım. Benim odamın penceresine bakıyordu kaçamak bakışlarla. Perdeyi kaldırdım. Beni orda görünce bir an affaladı. Sanki orda olmasam daha iyi olur gibi bir düşünce içindeydi. Gözlerini ayırmadan bana baktı. Arkasını döndü. Üzerinde yine kırmızı eÅŸofmanı vardı. Kalçalarının hatları ahh ahh… Tam içeri girerken arkası dönük bana bir bakış attı sanki beni takip et der gibi. O bakışı güçlükle yakaladım, zira gözlerimi kalçalarından almak epey zor oldu.

İçeri gitti, bense hiçbir yere gidemiyordum. Tek gitmek istediÄŸim yer onun yanıydı. Pencereden aÅŸağı sarkmıştım. Yoldan geçip gidenlere bakıyordum. Birde baktım onun apartmanın taÅŸlı alanından çıktığını gördüm. Üzerinde yine o kırmızı eÅŸofman vardı bu defa üzerine lacivert bir askılı giymiÅŸti. Önce bana doÄŸru baktı havaya bakıyormuÅŸ gibi yaparak ardından da az ilerideki markete doÄŸru yürümeye baÅŸladı. Hemen arkasından evden çıktım. Üzerimde ne olduÄŸunu unutmuÅŸtum. Üzerimde o kadar salaÅŸ kıyafetler vardı ki anlatmak istemiyorum. Ama önemi yoktu. Onun ışığıyla ne de olsa parlayacaktım. KoÅŸa koÅŸa yetiÅŸtim ona. Yedi sekiz adım arkasında yavaÅŸladım. Marketten içeri girdi. Reyonlarda dolaÅŸmaya baÅŸladı. Ben de dikkat çekmemek için arkasındaydım… Fakat giydiÄŸim daha doÄŸrusu giymediÄŸim ÅŸeylerle dikkat çekmemem mümkün deÄŸildi. Reyonlarda oyalanmıyordu. Öyle geçip gidiyordu. Alt kata indi. Tabak çanak satılan reyonun olduÄŸu yerde durdu. En sakin yerdi orası. Anlamıştım, beni bekliyordu. Arkasından yanaÅŸtım. “Merhabalar olsun mu?” diye bir giriÅŸ yaptım. “Olsun bakalım” dedi. O delici bakışlarına bu defa insanı daha da içine çeken hafif bir gülümseme eklenmiÅŸti. Benim heyecandan konuÅŸacağıma pek imkan vermemiÅŸ olacak ki hemen lafa girdi, “Çok şıksın.” Ne diyeceÄŸimi ÅŸaşırsam da hemen “senin için giyindim” dedim. O gülümseme yine oradaydı… Yüzünden gözlerimi alamıyordum. Uzaktan memelerini farkedememiÅŸtim ama yakından öylesine çekici duruyorlardı ki karanlığı hiç mi hiç sevmiyor edasındaydılar. Lafa giriÅŸti sanki içimden konuÅŸuyor gibi, “Uzun zamandır beni izlediÄŸini farkettim. Benim de sana bakmak hoÅŸuma gitti. Daha doÄŸrusu sen farkında olmadan sana bakmak.” “Eee ÅŸimdi ne olacak” diye sordum. “Biliyorsun çok riskli bir durumdayız.” “Biliyorum” dedim. “Ne istiyorsun” diye sordu. “Seni” dedim. Gülümsedi. “Lafı uzatmaya gerek yok, ben de seninle seviÅŸmek istiyorum. Fakat bir kere yaÅŸayacağız. Ondan sonra hiçbir ÅŸey olmamış gibi devam edeceÄŸiz” diye kabul etmemi bekler gibi sözlerini sonlandırdı. “Hiçbir ÅŸey olmamış gibi devam etmek imkansız kimse sana o balkondan bakmamı engelleyemez” diye söylendim. Yine gülümsedi. “Beni rahatsız etmediÄŸin ve kimseye belli etmediÄŸin sürece bakabilirsin ama bir kere yaÅŸayacağız doruklara çıkacağız ve doruklardan inmeyeceÄŸiz hep orada kalacağız” “Tamam” dedim.

Ertesi gün saat birde kapı çaldı. Kapıyı açtım. Bu sefer çok daha şık giyinmiÅŸtim. “oo çok şıkız” dedi aynı tavırlarla. “Her ÅŸey senin için” dedim. “Ne o askerde miyiz?” dedi. Ben de “boÅŸuna hayran olduÄŸum kadın deÄŸilsin” diye iç geçirdim. Her söze kendisine daha da hayran bıraktıracak bir cevabı vardı. Bir sürü ÅŸey hazırlamıştım, “bunlara gerek yok” dedi. “SoÄŸuk ne var” diye sordu. “Tuborg” dedim. Aldı uzunca içti. Üçlü diye adlandırdığımız bir yatağımız vardı. Misafir geldikçe onun üzerinde yatardı. Üçlüyü gördü, “oo yatak da hazırmış” dedi. “Her ÅŸey senin için” diye tekrarladım. “Senin odana geçelim, üçlüyü oraya taşıyabilir misin” diye hafif alaycı bakışlarla sordu. “Bugün güç bende, her ÅŸeyi taşıyabilirim” dedim. Alaycı gülümsemesinin yerini takdir eden bakışlar almıştı. Zaten sıcak olan bedenim daha da alevlenmiÅŸti. Yatağı odamın yerine boylu boyunca attım. Ardından üzerine geçti. Yanına yaklaÅŸtım. AteÅŸlice öpmeye çalışırken kendini geri çekti “Hiç konuÅŸmayacağız” dedi. “Hiç gerek yok” dedim. BaÅŸladık öpüşmeye. YumuÅŸak zemin üzerinde ellerim bellerinde geziniyordu. Ne kadar öpüştük ÅŸu an hatırlamıyorum ama epey uzun sürmüştü. İster istemez ellerimiz uzuvlara gitti. ErkekliÄŸime dokundu. DiÄŸer yandan öpüşmemiz de sertleÅŸmiÅŸti. Karanlığı sevmeyen memelerini özgürlüğe kavuÅŸturmanın vakti gelmiÅŸti. Üzerindeki beyaz askılıyı çıkardım. Beyaz sütyen içinde dışta kalan memeleri beyazlığıyla gözlerimi kamaÅŸtırmıştı. Ellerimi onların üzerine attım. Daha önce böylesine deÄŸerli ÅŸeylerle dokunmamışlardı. Yattık. Bir o üstte bir ben üstte öpüşmeye devam ediyorduk. Öpüşürken ikimizin de aylardır gizli bakışmalarına yansıyan bastırılmış zevkleri doruÄŸa çıkıyor, kendini tutkuyla belli ediyordu. “Kırmızı eÅŸofmanına bayılıyorum” demek istedim, diyemedim. Çıkardım üzerindeyken eÅŸofmanını. O uzanırken ayaÄŸa kalktım. Üzerimde ne varsa bir hışımla attım. Gözleri bendeydi. ErkekliÄŸimin haÅŸmeti karşında ellerini uzattı. Dayanamadım üzerine yeniden çıktım. Dilini dışarı salmıştı. Dilini aÄŸzıma kenetledim. Hala üzerindeydim. Saçlarımı bir hışımla yolmaya baÅŸladı. Memeleri göğüsleri üzerinde dilinin ıslaklığıyla daha da ıslanan dilimi gezdirmeye baÅŸladım. Cennetin kapısının önüne geldiÄŸimde beni beyaz dantelli bir iç çamaşırı karşıladı. Hemen çıkardım onu. Tertemizdi. Adeta berrak bir ırmak gibiydi. Dilimi oraya yönlendirdim. Yolunu kendiliÄŸinden buldu. Kendime özgü olan dilimle masaj özelliÄŸini ÅŸimdi hayatımın kadınına uyguluyordum. DelirmiÅŸti. “Bu da nesi böyle” diyerek konuÅŸma konusunda verdiÄŸi sözünden dönmüştü. Ancak döndüğünün farkında mıydı emin deÄŸildim. Büyüyü bozmadım. Dilimle masaja devam ettim. Öylesine kasıldı ki bacaklarını başıma doladı, yatakta ters döndü. Kokluyordum. Mis gibiydi. BoÅŸalmıştı benden önce… En sert halinde olan erkekliÄŸimi yüz üstü yatarken kalçalarının arasından cennetin kapısından içeri soktum anahtar misali. Anahtarım içeri girdiÄŸinde “ahh” diye hafifçe inledi. Birkaç iniÅŸ çıkıştan sonra boynuna eÄŸildim. Boynunu ısırdım. Hiçbir ÅŸey demedi. Arkasında salınmaya devam ettim. Bu yarma hissi ne de güzeldi. İnlemeleri artmıştı. Odada vücutlarımızdan baÅŸka ses yoktu. Yüz üstü yatarken bir den kollarını daha öne uzatarak domaldı. Başı yatağın üzerindeydi. Kalçalarından sıkıca kavramaya çalıştım ama terden tutunamıyordum. Var gücümle hızlandım. TavÅŸanlar gibi sikiÅŸiyorduk. Kaç dakikadır aynı pozisyonda olduÄŸumuzdan emin deÄŸildim tek bildiÄŸim hiç bitmemesini istediÄŸimdi. Bir an nefessiz kaldığımı hissettim. Üzerine doÄŸru kendimi bıraktım. Henüz boÅŸalmamıştım. Hafif bir dinlenme ve dinlenirken kulaklarına boynuna inen dil darbelerimin ardından kucağıma oturdu. O beni, ben onu sımsıkı sarıyorduk. O karşı duvara ben karşı duvara bakıyordum. O, yavaÅŸ ama sert darbelerle üzerimde zıplamaya çalışırken ben yanaklarından tuttum. Ona baktım. YeÅŸil gözleri sadece benim için bakıyordu. Yanaklarından öylesine sıkıca tutuyordum ki birden dilini çıkardı. Dilimi çıkardım. Yapıştım. Yukarı yavaşça kalkıyor sertçe bir iniÅŸ yapıyordu erkekliÄŸime… İyice kasılmıştım. Birden içine boÅŸaldım. Hiç dert etmedi. BoÅŸalmamış gibi devam ettik. Zira hiç boÅŸalmamış gibi erkekliÄŸim hala sert ve dik ÅŸekilde duruyordu. Üzerimden kalktı. Domalarak geriye doÄŸru gitti. Elini göbeÄŸimde gezdirerek elleriyle erkekliÄŸime hiç dokunmadan yalamaya baÅŸladı. Gözlerim açıktı. Bu anın gözümde ölümsüz olacak karesini yakalamaya çalışıyordum. Ama bir kare yakalamak imkansızdı. Her kare muhteÅŸemdi. Öyle yalıyor, aÄŸzına birden alıyordu ki sanki yatağın üzerinde deÄŸil havada seviÅŸiyordum onunla… Bir süre daha yaladıktan sonra yeniden üzerime çıktı. Bu sefer daha hızlı zıplamaya baÅŸladı üzerimde. Memeleri özgürlüğü sevmiÅŸ olmalıydı her ÅŸeyden herkesten bağımsız salınıp duruyor, gözlerime ziyafet yaÅŸatıyordu. Daha fazla dayanamadım onların salınırken olan albenisine, birden doÄŸruldum hafif eÄŸilerek dilimi çıkarmış ÅŸekilde sol memesine yapıştım. Isırmış olmalıyım ki bağırarak saçlarımı yoldu. Normalde başımı kaldırması gerekirdi oysa daha da gömmüştü içine memelerinin. DoÄŸruldum sımsıkı sarıldım. YanardaÄŸ patlamak üzereydi. En sonunda kırmızı eÅŸofmana, karanlığı sevmeyen memelere, kalçalarının hatlarına, o estetik vücuduna davetkar bakış ve sözlerine olanca arzumu salıvermiÅŸtim. Başımdan tutup daha da bir kendine çekti beni. Daha sonra ikimiz birbirmize sarılırken yataÄŸa hızlıca düştük. Üzerimdeydi. Hiç kalkmasın istiyordum. Sabahlara dek seviÅŸebilirdim. Yarım saate yakın üstümden kımıldamadı. Kımıldamasın istedim. Masadaki küçük saate baktı saat 5.30 olmuÅŸtu. Birden doÄŸruldu. Yüzüme bakıyordu. Ben de doÄŸruldum. Hala çıplaktı. Tanrım bu ne vücuttu böyle… “Gitme” dedim çaresizce. “Bize ayrılan sürenin sonuna geldik” dedi. Gülümsedik. Bir kere daha yapıştım dudaklarına. Giyindi. Kapıya göz attım kimse yoktu. Bu defa o gözlerimin içine bakarken hafifçe öptü beni. Fazla söze gerek yoktu o an. Bakışlarımız, hissettiklerimiz çok ÅŸey söylüyordu. Gitmek istemiyorduk. Ama mecburduk. Gitti. Arkasından sessizce söylendim, “gitmeni sevmiyorum ama gidiÅŸini izlemeye bayılıyorum” gülümsedik. Pencerenin önüne geçtim. Markete doÄŸru yürüdü. Yarı yoldan döndü. Gözü yukarı baktı. Hemen geri indirdi. Yürürken izlediÄŸim keyfi almaya devam ediyordum. İçeri girdi. Önce karşı pencereye ardından da karşı balkona geçti. Gözünü ayırmadan bana baktı, bakışıyorduk. Dünyanın en zengin insanı gibiydim. Kısa bir an el salladı, arkasını dönüp içeri geçti, üzerinde kırmızı eÅŸofmanı vardı. İçeri geçtim. Perdeyi kapadım. Ondan bana kalan bir küçük resimdi ÅŸimdi.

(Herkes sikiÅŸebilir ama herkes yazamaz. Vol 1’i ilgiyle okuyan kiÅŸilere teÅŸekkür ederim. Umarım Vol 2’den de memnun kalırsınız. Yazılar hayli uzun oldu. Odun gibi seviÅŸmeye karşı olduÄŸum gibi odun gibi yazmaya da karşıyım. Zorla okutmuyorum. Gerçekleri edebiyat yapmadan yazamazsınız sadece yazdığınızı düşünürsünüz.)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32